Markanın Hükümsüzlüğü ve İptal Davaları: Nedenler ve Süreçler
- Avukat Vedat Hakan beyaz
- 25 Tem 2024
- 4 dakikada okunur
Markalar, ticari hayatın önemli unsurlarından biridir. Bir markanın geçerliliğini ve korunmasını sağlayan çeşitli hukuki düzenlemeler mevcuttur. Ancak bazı durumlarda, markaların hükümsüzlüğü ve iptali gündeme gelebilir. Bu blog yazısında, markaların hükümsüzlüğü ve iptali konusunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Yargıtay kararları, ilgili kanun maddeleri ve örnek olaylarla konuyu derinlemesine ele alacağız.

Markanın Hükümsüzlüğü ve İptali Davaları
Hükümsüzlük ve İptal Nedenleri
Markalar, koruma süresinin dolması ve süresi içerisinde yenileme işlemi yapılmaması ya da marka sahibinin hakkından vazgeçmesi nedeniyle sona erebileceği gibi, üçüncü kişiler tarafından açılacak bir hükümsüzlük veya iptal davası sonunda da sona erebilir.
Mülga Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (MarKHK) hükümsüzlük ve iptal nedenleri ayrı ayrı düzenlenmediği için uygulamada belirsizlikler vardı. Hükümsüzlük hallerinin yer aldığı maddede iptal sebepleri de vardı. Ancak, Sınai Mülkiyet Kanunu'nda (SMK) hükümsüzlük ayrı (25. madde), iptal sebepleri ayrı (26. madde) düzenlenmiştir. Bu sayede AB Marka Yönergesi ve AB Marka Tüzüğü ile uyum sağlanmıştır.
Hükümsüzlük Kararının Etkileri

SMK 27/3-b maddesine göre, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler de hükümsüzlük kararından etkilenmez. Örneğin, bir marka lisans sözleşmesi uyarınca mallar üretilmiş, depolanmış ve satışa arz edilmişse, hükümsüzlük kararı gerekçe gösterilerek bu malların satışa sunulması, ihraç edilmesi ve teslim edilmesi engellenemez. Ancak, sözleşme uyarınca ödenmiş olan bedelin kısmen veya tamamen iadesi, hal ve şartlara göre hakkaniyet uygun düşecekse, istenebilir (SMK 27/4).
Hükümsüzlük davası, tescil esnasında var olan mutlak ve nispi ret sebeplerine rağmen tescil edilen markalar hakkında açıldığından, hükümsüzlük kararı geçmişe etkili sonuç doğurur. Bazı istisnai durumlarda hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olmaz. SMK 27/3-a maddesine göre, hükümsüzlük kararından önce markanın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle açılan davada verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar, hükümsüzlük kararından etkilenmez. Örneğin, hakkında hükümsüzlük kararı verilen marka sahibinin bu kararın verildiği tarihten önce markasına tecavüz edildiğinden bahisle açtığı, kazandığı, tazminat aldığı dava, bundan etkilenmez.
Hükümsüzlük Davasında Görevli ve Yetkili Mahkemeler
Hükümsüzlük davasında görevli mahkeme ihtisas mahkemeleri, yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri mahkemesidir (SMK 156). SMK 25/6 hükümsüzlük davasında 5 yıllık bir süre öngörmüştür. Marka sahibi, sonraki tarihli markanın kullanıldığını biliyor ya da bilmesi gerekiyorsa ve buna birbirini izleyen 5 yıl sessiz kalmışsa, hükümsüzlüğü ileri süremez. Ancak, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli ise, beş yıllık süre uygulanmaz. Dolayısıyla, 5 yıllık süre yalnızca iyi niyetli bir şekilde markayı sonradan tescil ettiren kişi için geçerlidir. Önemli bir not olarak, sonraki markayı tescil ettiren kötüniyetli ise hükümsüzlük davası herhangi bir süreye tabi değildir.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Rolü
İlgili kamu kurum ve kuruluşları ifadesinin geniş yorumlanması gerekmektedir. Ticaret Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait bir amblem, rütbe kullanılırsa bu kurumun dava açma imkanı vardır. Hükümsüzlük davası, tescilli marka sahibine veya onun hukuki haleflerine karşı açılır. Lisans alana ve rehin alacaklısına karşı dava açılamaz. Marka başvurusunda bulunan kimseye hükümsüzlük davası açılamaz. Türk Patent de hükümsüzlük davasında davalı olarak gösterilemez.

Hükümsüzlük Davalarında Kullanımın İspatı
SMK 6/1’e dayanılarak açılan hükümsüzlük davalarında, karşı taraf, davacının tescilli markasını beş yıldan uzun süredir kullanmadığı def’ini ileri sürebilir. Markayı kullandığını ispatlayamayan kişinin, bu markaya dayanarak açacağı hükümsüzlük davası da reddedilecektir (SMK 27/5). 5 yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi dikkate alınacaktır. Hükümsüzlük davasını menfaati olanlar, cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları açabilir. Eski MarKHK’de “menfaati olan” değil, “zarar görenler” ifadesi vardı.
Hükümsüzlük Davalarında İstisnalar
İstisna 2: Markanın tescili sırasında var olan ret sebeplerinin varlığına rağmen markanın hükümsüz kılınamayacağı diğer hal ise SMK 25/6’dır. Buna göre marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen 5 yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Eski MarKHK’de 5 yıllık süre yalnızca tanınmış markalar için öngörülmüştü.
Nispi Tescil Engelleri
Nispi tescil engelleri nedeniyle bir marka başvurusuna itiraz etmesine rağmen, itirazı yerinde görülmeyen önceki marka sahibi, açacağı hükümsüzlük davası ile sadece markanın hükümsüzlüğünü sağlayabileceği gibi, Türk Patent’in itirazın reddine ilişkin kararı aleyhine açacağı iptal davasıyla hem kararın iptalini hem de tescil edilmiş markanın hükümsüzlüğünü isteyebilir. Hükümsüzlük sebepleri markanın tescil edildiği bütün mal ve hizmetler için geçerli olabileceği gibi sadece bazı mal ve hizmetler için de geçerli olabilir (SMK 25/5). Markanın tescil edildiği mal veya hizmetler sınıfında ayırt edici nitelik kazanması halinde hükümsüzlük kararı verilemez (SMK 25/4 atıfı ile 5/1-b,c,d).
Hükümsüzlük Sebepleri
Bir marka, mutlak ve nispi ret sebeplerinin varlığına rağmen tescil edilmişse, bu nedenler sonradan fark edilse bile, marka hükümsüzlük davasıyla hükümsüz kılınmadıkça sicilden terkin edilemez. Nispi tescil sebepleri ilgililerin itirazı üzerine Türk Patent tarafından incelenir. Ancak marka başvurusunda itiraz etmemiş önceki marka sahibi de hükümsüzlük davası açabilir.
Hükümsüzlük ve İptal Kararlarının Etkileri
Markanın hükümsüzlüğü, marka tescili esnasında bulunan mutlak ve nispi ret sebeplerine rağmen tescil edilmiş markalar için söz konusudur. Sonradan ortaya çıkan nedenlere bağlı olarak markanın hükümsüzlüğüne karar verilemez. Markanın iptali ise tescil esnasında bulunmayan, sonradan ortaya çıkan sebeplerle gündeme gelir. Bu nedenlerle; hükümsüzlük kararı geçmişe etkili, iptal kararı ileriye dönük sonuç doğurur (SMK 27).

Hükümsüzlük Kararının Geriye Etkisi
Kanun koyucu, öncelikle hükümsüzlük kararının geriye etkili olacağını ana kural olarak belirlemiştir. Ancak, uygulanmış mahkeme kararları ile uygulanmış sözleşmeler bu kuraldan etkilenmez. SMK 27/3’te marka sahibinin ağır ihmali veya kötü niyetli olarak hareket etmesi sonucunda zarar görenin tazminat talepleri saklı kalmaz üzere ifadesiyle de istisnai hüküm bertaraf edilmiş ve ana kurala dönülmüştür. Markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş kararlar, herkese karşı hüküm doğurur. Hükümsüzlük kararının kesinleşmesinden sonra mahkeme, bu kararı Türk Patent’e resen gönderir. Hükümsüzlük kararının kesinleşmesinden sonra marka sicilden terkin edilir ve bu durum bültende yayımlanır (SMK 27/7). Mülga MarKHK’da ilana ilişkin açık bir düzenleme yoktu.
Sonuç
Markaların hükümsüzlüğü ve iptali, ticari hayatın önemli bir parçasıdır ve hukuki düzenlemelerle net bir şekilde belirlenmiştir. SMK ile getirilen düzenlemeler, AB mevzuatıyla uyumlu hale getirilerek belirsizlikler giderilmiştir. Hükümsüzlük ve iptal davalarında dikkat edilmesi gereken pek çok detay ve istisna bulunmaktadır. Bu yazıda ele aldığımız bilgiler, marka sahipleri ve hukuk profesyonelleri için rehber niteliğindedir. Hukuki süreçlerin doğru bir şekilde yönetilmesi, markaların korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Markanın Hükümsüzlüğü ve İptal Davaları hakkında hukuki destek almak için Çanakkale Marka Vekilimiz ile iletişime geçiniz.
Comments