DNA Testi ile Gerçek Ortaya Çıkıyor: Soybağının Reddi Davası
- Avukat Vedat Hakan beyaz
- 6 Tem 2024
- 2 dakikada okunur
Soybağının reddi ve babalık davaları, aile hukukunun en karmaşık ve hassas konularından biridir. Bu davalar, çocuğun biyolojik babası ile hukuki baba arasındaki ilişkiyi sorgular ve bazen sonuçları aile dinamiklerini derinden etkileyebilir. Bu yazıda, soybağının reddi ve babalık davası süreçlerini, ilgili yasal düzenlemeleri ve yakın tarihli mahkeme kararlarını inceleyeceğiz.

Soybağının Reddi ve Babalık Davası Nedir?
Soybağının reddi davası, bir çocuğun kocanın soybağına yazılmasının iptali için açılan davadır. Bu davada, çocuğun hukuki babası olarak kabul edilen kişi, çocuğun kendisinden olmadığını iddia eder ve bu durumun hukuki sonuçlarını bertaraf etmeye çalışır.
Babalık davası ise, evlilik dışı doğan bir çocuğun biyolojik babası olduğunu iddia eden veya biyolojik babalığın belirlenmesini isteyen davacı tarafından açılan davadır.
Hukuki Süreç ve Hak Düşürücü Süre
Türk Medeni Kanunu’nun 289. maddesine göre, soybağının reddi davası, çocuğun doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Ancak burada önemli bir husus, “öğrenme” kavramının nasıl yorumlandığıdır. Öğrenmenin, şüpheden öte, kesin ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Mahkeme Kararlarının İncelenmesi
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2022/1620 E., 2022/2754 K. Kararı
Bu kararda, mahkeme soybağının reddi davasında öğrenme kavramının önemine vurgu yapmıştır. Davacının, çocuğun kendisinden olmadığına dair şüphesinin öğrenme anlamına gelmeyeceği, kesin bilgiye dayalı öğrenmenin yargılama dışı bir DNA testi ile gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, şüphe üzerine dava açma süresi başlamayacak, ancak DNA testi gibi kesin kanıtlar öğrenme sayılacaktır.
T.C Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/3904 E., 2023/2774 K. Kararı
Yargıtay’ın bu kararında da benzer şekilde, soybağının reddi davasında şüphenin öğrenme için yeterli olmayacağı vurgulanmıştır. Öğrenmenin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde gerçekleşmesi gerektiği, bu nedenle DNA testi gibi kesin delillerin varlığının şart olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, DNA testi yapılmadan verilen kararları bozmuş ve davaların hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilerek esas hakkında karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Kararların Değerlendirilmesi
Her iki karar da, soybağının reddi davalarında öğrenmenin kesin bilgiye dayanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Şüphe üzerine dava açma süresi başlamayacak, ancak kesin kanıtlarla (örneğin DNA testi) elde edilen bilgilerle dava açma süresi başlayacaktır. Bu durum, davacıların haklarını koruyarak, yersiz davaların açılmasını engellemekte ve adil bir yargılama sürecini garanti etmektedir.
Sonuç
Soybağının reddi ve babalık davalarında, hukuki süreçlerin doğru yönetilmesi ve hak düşürücü sürelerin titizlikle takip edilmesi büyük önem taşır. Mahkemelerin bu konuda verdiği kararlar, hukuk sisteminin adaletli işleyişini sağlamakta ve aile ilişkilerinin doğru bir zeminde korunmasına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle, benzer davalarda yerleşik içtihatlara ve yasal düzenlemelere dikkat edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphenin öğrenme açısından yeterli kabul edilmeyeceği ve hak düşürücü sürenin ancak kesin öğrenme ile başlayacağı anlaşılmaktadır. Bu da, hukukun adaletli ve dengeli bir şekilde uygulanmasını sağlamaktadır. Soybağı davası, babalık davası ve Aile hukukunda uzman Çanakkale Avukatı olarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.
.png)



Yorumlar